Forum Magarula
geçmişten geleceğe Uyeols10
SİTEMİZE ÜYE OLARAK
1) yorum yazabilir,
2) haber gönderebilir,
3) üye listesine erişebilir,
4) diğer üyelerle yazışabilir,
5) forumlara katılabilir,
6) günlük yaratabilir,
7) ve daha pak çok özeliklerden faydalanabirsiniz,
Magarula forum hayırlı günler diler sevgi ve sagılarımızla
BARKALA

Join the forum, it's quick and easy

Forum Magarula
geçmişten geleceğe Uyeols10
SİTEMİZE ÜYE OLARAK
1) yorum yazabilir,
2) haber gönderebilir,
3) üye listesine erişebilir,
4) diğer üyelerle yazışabilir,
5) forumlara katılabilir,
6) günlük yaratabilir,
7) ve daha pak çok özeliklerden faydalanabirsiniz,
Magarula forum hayırlı günler diler sevgi ve sagılarımızla
BARKALA
Forum Magarula
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
"Eskiden iyilik yaparlardı söylemezlerdi. Sonra hem yapmaya hem de söylemeye başladılar. Şimdi ise yapmıyorlar fakat söylüyorlar.* Ömer bin Hâris (Rahmetullahi aleyh)

Aşağa gitmek
admin
admin
kulanıcılar
geçmişten geleceğe Shanex10
geçmişten geleceğe Shanex10
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 997

Kişi sayfası
imam şamil: 1
https://magarula.forum.st

uyuma geçmişten geleceğe

Paz Haz. 06, 2010 6:01 pm

PŞINE İLE GEÇMİŞTEN GELECEĞE YOLCULUK
Yakup Temel

Karşımda Çerkes Mızıkaları (Pşıne) duruyor. Kimi kırmızı renkli, tek sıralı tuşlu, çeşitli büyüklükte Mızıkalar. Tuşlarının bazıları eksik kırık işlevini yitirmiş vaziyette içlerinde sedef tuşlular olduğu gibi, ses ayarı ahşap malzemeden olanları da görünmekte. Hemen hemen tümünün renkleri solmuş bir durumda. Sanki debdebeli bir yaşamdan sonra köşesine çekilmiş yaşlı insanlar gibi. Artık eskisi gibi ilgi görmediğinin önemsenmediğinin farkında, ama Pşinenin durumu daha dramatik. Neslinin tükenmesi tehlikesi ile karşı karşıya. Yaşlı insanlar arkasında çocuklar torunlar bırakırken, Pşinenin böyle bir şansı yok. Kendi yerine geçmeye veya konulmaya çalışılan akordeonun bunu sağlaması olası gözükmüyor. Bu, annelerini kaybeden çocuklara yabancı bir kadının zorla annelik yapmaya çalışması gibi bir şey. Ama nafile, gerçek annenin yerini bir türlü dolduramıyor.
Karşımdaki Mızıkalara bakarak bunları düşünürken birden fantastik düşünceler aklıma gelmeye başlıyor. Pşineler dile gelmiş konuşmaya başlıyorlar. Uzunyayla Çerkes köylerinde yaşadıklarını bir bir anlatmaya koyuluyorlar haydi neyse biraz abartılı diyelim. Kırk elli sene öncesi Pşınenin içine ta o seneler ses alıcı ya da daha güzeli mini video kamera yerleştirilmiş olsun. Bakalım neler görüp neler kaydetmişler: ilk olarak sedef tuşlu kırmızı tek sıralı küçük Mızıkayı ele alıyorum. Önceden Mızıkaya yerleştirilmiş olan Video kamerayı geriye sarıp başlama tuşuna basıyorum. Yıl 1915. Bir sonbahar akşamı, Uzunyayla’da seksen hanelik bir köydeyiz, o akşam köyde bir hareketlilik ve telaş var. Ülkenin dört bir yandan kuşatıldığı ve işgale uğradığı yıllar. Seferberlik ilan edilmiş. Anadolu’nun her köşesinden insanlar hangi dinden, hangi kökenden gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun, ülkeyi savunmak için yapılan çağrıya akın akın koşuyorlar. Bu Uzunyayla köyünde de ertesi gün 80 kişilik atlı grubu, diğer köylerden toplanacaklar ile beraber sayıları 1000 olacak olan atlı gruba katılmak üzere yola çıkacaklar. Akşam yola çıkacakların şerefine düğün tertiplenmiş. Evlilik düğünü dışında, köyün gençleri (delikanlılar ve kızlar bir arada) her fırsatta düğün yaptıkları için zaten düğünlere alışıktı. Ancak bu akşamın özelliği, köyün gençlerinden bir bölümünün savaşa gidecek olmasıydı. Gece köyün delikanlıları, kızların evlerine tek tek giderek onları düğün mahalline getiriyorlar burada, 80 sene öncesinde, köy yerindeki karşılıklı güven ve toplumsal yapının sağlamlığını vurgulamaya değer. O günlerde, büyük göçün üzerinden henüz 30-40 sene geçmiş, hatta göç hala devam ediyor. O nedenle Kafkasya ile ilgili anılar daha taptaze ve göçü yaşamış olan insanlardan daha hayatta olanlar da var.




Gece yarısına doğru delikanlılar ve genç kızlar, düğün mahallindeler. Herkes en güzel giysilerini giymiş, o sıralar henüz geleneksel giysiler kullanılmakta. Erkekler Çerkeska, Kame, Kemer, Kalpak kullanmakta, aynı şekilde kızlarda özel geleneksel giysilerini, giymişler. Delikanlılar ve kızlar karşılıklı düğün için dizildikten sonra, bir delikanlı küçük kırmızı Mızıkayı alarak kızların içinde, başında taç şeklinde ÇERKES şapkası olan, ince uzun boylu bir kızın yanına yaklaşıyor ve bir şeyler söylüyor, kızda, gülerek Mızıkayı alıyor. Bu Mızıkayı bir yerden tanıyorum. Evet bu şu anda elimde tuttuğum Mızıka olmalı. Mızıkayı eline alan kız tuşlara dokunur dokunmaz Mızıkanın sihirli sesi etrafa yayılıyor. Düğün Wuğ ile başlıyor kafe, şeşen ile devam ediyor ve büyük bir disiplin içerisinde gece yarısından sonra tekrar Wuğ ile sona eriyor. Düğünden sonra bir kaçı dışında, gittikleri savaştan hiç dönme&shy;yecek olan delikanlılar, kızlara tekrar tek tek teşekkür ederek ailelerine bırakırlar.



Ertesi gün Uzunyayla’daki Çerkes köylerinden 1000 atlı buluştu ve cephelere gitti. Çok azı geri döndü. Küçük kırmızı Mızıkamız böyle bir topluma tanıklık etti. Sonraki yıllarda daha bir çok acı ve tatlı olaya tanıklık edeceği gibi.



Şimdi kırmızı Mızıkanın yanında duran iki sıralı tuşlu siyah mızıkayı alıyor, video kameranın başlama tuşuna basıyorum. Sene 1950. Uzunyayla’da bir kış günü. Etraf tamamıyla karla kaplı her yer bembeyaz. Sonsuz beyazlığın ortasında hareket halinde bir grup görülüyor. Biraz yaklaşınca, iki örtülü. Kızaklarda kadınlar oturmakta. Evet bu bir düğün kafilesi. Atlılarda kalpak, siyah yamçılar ve beyaz başlıklar çok güzel bir uyum oluşturuyor. Atlar çok bakımlı ve diri gözükmekte. Misafirlikte Kafkas atlılarının bakımı, misafir ağırlamaktan daha zor olurmuş. Kızakların daha uzağındaki atlılar daha genç ve sürekli hareket halindeler. Grup grup atlı oyunlar oynuyorlar. Birden düğün kafilesine doğru hızla 2-3atlı hamle yapıyor, arka kafiledeki atlılar da hızla gelmektedir. Öndeki atlılardan biri ani bir hareketle gelinin olduğu kızaktaki örtüyü (guşha)* kaptığı gibi hızla uzaklaşmaya başlıyor. Kafkas geleneklerinde bu kafile için gurur kırıcı bir hadise, neyse ki uzun bir mücadeleden sonra kafile gençleri örtüyü tekrar getirip kızağa takıyor. Olay adet üzere, düğün kafilesinin haberini alan yol üzerindeki köy gençlerinin yiğitlik gösterisinden ibaretti. Bu olaydan sonra, kızakların içinde oturan bir genç kızımız, havayı yumuşatmak için eline siyah Mızıkayı alıyor ve atlı oyun müziği çalmaya başlıyor. Burada atlar ile sahibinin uyumu da çok önemli, Pşinenin sesi, neşeli bağrışmalar, at kişnemeleri harika bir ahenk oluşturuyor.
Kafile, düğün sahiplerinin köyüne bu gece ulaşamayacak. Bu gece en yakın köyde konaklayacak, hangi köy olduğu önemli değil, her köy misafir ağırlamaya her zaman hazırlıklı. Mızıkamız bu akşam kim bilir bu köyde, hangi dostluklara ve güzelliklere tanık olacak?




İsterseniz, Mızıkalarla zaman tünelinde yaptığımız yolculuklara şimdilik ara vererek günümüze dönelim.



Zamanında Pşine ile yoldaşlık yapmış, Mızıka çalmış olanlar, Mızıka ile çağdaş olanlar, günümüzde çeşitli insan manzaraları oluşturmakta. Çoğunluğu 45 yaş üze&shy;&shy;ri, büyük çoğunlukla bayan ve şimdi ço&shy;cuk-torun sahibi. Mesleğim gereği olarak hasta doktor ilişkisi çerçevesinde, yüz&shy;lerce Kafkas kökenli yaşlı insan ile ta&shy;nışma ve sohbet imkanı buluyorum. Soh&shy;bet arasında her zaman Mızıka ile olan ya&shy;kınlık derecesini ve anılarını öğrenme&shy;&shy;ye çalışıyorum. Çoğunda da, Mızıka gü&shy;zel anıları çağrıştırıyor. Karşılaştığım insan manzaralarından birkaç örnek verelim.


Örnek 1

70 Yaşında bir hanım, iki gözü de çocukluktan beri çok az görüyor. Dediğine göre çocukken gözleri kızarınca, köylü kadınlardan birisinin hazırladığı doğal karışımı gözüne sürmüş ve gözleri görmez olmuş, o zamandan beri görmüyor. Mızıka çalmaya o zaman başlamış, o kadar küçükmüş ki düğünlerde ancak bir sandalyeye oturarak çalabiliyormuş. Daha sonra kendine bir Pşine edinmiş halen Pşinesini muhafaza etmekte (siyah tek tuşlu hohner marka) defalarca tek başına sabahlara kadar düğün yaptırdığını söylüyor. Şimdiki mızıkacılara da biraz sitem ediyor. Hemen yorulduklarını biraz da naz yaptıklarını belirtiyor. Bu hanımı şahsen bir iki defa ziyaret ederek Pşine çaldırdım ve banda kaydettim. Mızıkayı çalmak için çok istekli, adeta otomatiğe bağlanmış gibi hiçbir ilave gayret göstermeden çok çeşitli türden müzik icra ediyor. Sanki yıllar öncesini birden günümüze taşıyor gibi. Uzun yıllar gözleri görmediği için kulak ve sese yönelik hafızasının, çok güçlü olduğu açıkça görülmekte.



Örnek 2



70 yaşında erkek, zayıf uzun boylu, beden olarak yıpranmış olmasına rağmen Mızıka lafını duyunca gözleri parlıyor. Uzunyayla’da erkek olarak Mızıka çalan nadir kişilerden biri, kendi neslinden ismini bilmeyen kimse yok. Ben de 20 sene öncesi bir düğünde kendini izlemiştim, Mızıka ve düğünle adeta bütünlenmiş gibiydi. Mızıkayı eline alır almaz düğünde birden bir hareketlilik ve heyecan geliyordu. Gecenin bir yarısı azalan tempoyu birden arttırıyordu. Erkek olmanın da avantajı ile Mızıkaya çok hakim gözüküyordu. Hem çalıyor hem de düğünün ortasında sürekli dolaşıyor, erkekleri tempoya davet ediyordu. Bazen de hem çalıyor hem de kızlardan birini çıkararak kafe oynuyordu. Bir sene önce elime Pşine ve teyp a&shy;larak, Ankara’da evine gittim. Beni heyecan&shy;la karşıladı. Ama rahatsızdı, körüklere ha&shy;kim olacak gücü kalmamıştı. Ona rağmen Mızıkayı aldı, güçte olsa çalmaya baş&shy;ladı. Ama oda ne! Birden sanki hastalığı geçti, temposunu gittikçe arttırdı, o yaş&shy;ta çocuk gibi neşelenmeye başladı. Dejuv,* yaparak çalıyordu. Çerkesler “Pşı&shy;nem pse xelhas” (Pşine can verir) anlamın&shy;daki sözlerini doğruluyordu. O anda Mı&shy;zıkanın Kafkas yaşamındaki işlevini da&shy;ha da iyi anladım.



Örnek 3

65 yaşında bir hanım (benim hastam), kendisini tanıyanlardan gençliğinde çok iyi Mızıka çaldığını duydum. Mızıkayı aldım gittim, kendisi daha önce hiç Mızıka almamış, hep başkalarının Mızıkalarını kullanmış. Pşineyi yıllardır çocuğundan uzak kalan anne gibi, büyük bir özlem ile aldı. 45 senedir eline Mızıka hiç almamış, ancak uzun süreli ayrılık ikisini yabancılaştırmış, bir türlü uyum sağlayamıyorlar. Hanımefendi çalabilmeyi çok istiyor parmakları tuşların üzerinde ama nafile bir türlü istediği biçimde çalamıyor. Üzüntüsünü yüzünden anlayabiliyorum.




Örnek 4

70 yaşında bir hanım, oğlu ile beraber muayenehaneme geliyorlar. Muayeneden sonra lafı Mızıkaya getiriyorum. Oğlu annesinin genç kızken çok iyi Mızıka çaldığını, Uzunyayla’nın ünlü Mızıkacılarından biri olduğunu söylüyor. Yaşlı hanım biraz da utangaç bir şekilde, Hacca gittiğinden beri artık çalmadığını, çalmasının uygun olmayacağını söylüyor. Israrlarımın hiçbir faydası olmuyor. Dini inancına saygı duymak gerekiyor. Ancak Müslümanlığı yanlış yorumlamanın, bazı durumlarda kültürel birikimlerin muhafazasında olumsuz etkisi olduğu görülmekte.
Bu şekilde yüzlerce örnek verilebilir. Geçmişe bakıldığında, mızıkaların kültürel hayatımızdan çekilişi ile asimilasyon sürecinin at başı gittiği görülmekte. Tabi ki Mızıkanın kaybından dolayı asimilasyon olmadı. Belki tam tersi söz konusu, ama asimilasyona bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Uzunyaylada Mızıka kullanılmayalı yaklaşık olarak 25-30 sene oluyor. Ancak 40 yaşının üzerindekilerde Mızıka ile ilgili anılar mevcut.
30 sene öncesinin Uzunyayla’sında, her köyde mutlaka birkaç tane çok iyi Mızıka çalan bulunuyordu. Geri kalanların da Mızıka ile az çok bir tanışıklığı olurdu. Kafkas insanı uzun yıllar sevinç ve acılarını, Pşine ili dile getirmeye çalıştı. Sosyal hayatlarında her zaman Mızıka izleri görülüyor. Bütün bunları yazmaktaki amacım; Pşıneyi tanımamış olan gençleri, bir nebze olsun, Mızıkalı yıllar ile ilgili fikir sahibi yapmaktır. Sürekli geçmişe takılıp kalmakta doğru değildir, ancak geçmişteki kültürel değerleri günümüz insanlarına aktarmak zorundayız. O halde haydi gençler! Senelerdir evimizin bir köşesinde ihmal edilen Pşinelerimizi tekrar alalım. Pşineler ile yaşlılarımızı tekrar buluşturalım. Sonra bizlerde tanışalım, onlardan da biz devr alalım, geliştirelim ve biz de çocuklarımıza aktaralım.






· ÇERKES adetlerinde gelin arabasının üstüne örtülen kırmızı örtü.

* Mızıka eşliğinde şarkı söylemek.


BU SAYININ DİĞER MAKALELERİ

ALINTI
ercan
ercan
kulanıcılar
geçmişten geleceğe Shanex10
geçmişten geleceğe Shanex10
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 92

Kişi sayfası
imam şamil: 12

uyuma Geri: geçmişten geleceğe

Salı Haz. 08, 2010 5:23 pm
Message reputation : 100% (1 vote)
harika bir anlatım ellerinize sağlık paylaşım için teşekür ederiz geçmişten geleceğe Icon_cheers
cevher dudayev
cevher dudayev
kulanıcılar
geçmişten geleceğe Shanex10
geçmişten geleceğe Shanex10
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 62
http://cecenistanda-rus-teroru.blogspot.com/

uyuma Geri: geçmişten geleceğe

Paz Haz. 20, 2010 2:03 pm
gerçekten ellerinize sağlık
tuğba
tuğba
kulanıcılar
geçmişten geleceğe Shanex10
geçmişten geleceğe Shanex10
<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 24

uyuma Geri: geçmişten geleceğe

Perş. Ağus. 05, 2010 11:21 am
ßaßa haRika oLmuŞ éLLéR!Né SağLıK .... geçmişten geleceğe Icon_cheers
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz